Avrupa insan hakları mahkemesi kararı
1933 tarihli Mültecilerin Uluslararası Statüsüne İlişkin Sözleşme ile uluslararası hukuk literatüründe kendisine yer bulan ve 1951 Cenevre Sözleşmesi ile kapsamlı şekilde düzenlenen “Geri Göndermeme Yasağı” ilkesi, ilgili sözleşmenin 33. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir:
“1. Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelere, sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade (refouler) etmeyecektir.”
Maddenin ilk hükmü, mültecinin her ne durumda olursa olsun geri gönderilmesini veya iadesini istisnasız olarak yasaklamaktadır.
Bu ilkenin, barışçıl ve insani bir eylemi ifade etmesine rağmen, uluslararası hukuk metinlerine gecikmeli olarak girmesinin nedeni incelendiğinde, tarihsel konjonktürde geri gönderme/iade olgusunun, devletlerin egemenlik yetkisi kapsamında değerlendirildiği ve sınır dışı etme kararının bir “devlet hakkı” olarak görüldüğü anlaşılmaktadır.
Ancak, iki dünya savaşının yarattığı yıkıcı sonuçlarla yüzleşen devletler, Milletler Cemiyeti’nden Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Konseyi’nden diğer uluslararası topluluklara uzanan süreçte, asgari düzeyde demokrasiyi tesis etmek amacıyla egemenlik yetkilerini sınırlandırma yoluna gitmiştir.
Bu yaklaşımın önemli yansımalarından biri, geri göndermeme yasağıdır. Bu ilke, yalnızca 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde açıkça düzenlenmekle kalmamış, aynı zamanda birçok diğer uluslararası sözleşmede de doğrudan veya yorum yoluyla kendisine yer bulmuştur.
Bununla birlikte, uluslararası hukuk metinleri, geri göndermeme ilkesini kayıtsız şartsız kabul etmemekte; sözleşmenin ikinci paragrafında şu hükme yer verilmektedir:
“2. Bununla beraber, bulunduğu memleketin emniyeti için tehlikeli sayılması hususunda ciddi sebepler mevcut olan veya bilhassa vahim bir cürümden dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olduğu için söz konusu memleket topluluğu için tehlike teşkil eden bir mülteci, işbu hükümden istifadeyi talep edemez.”
Bu düzenleme ile, geri göndermeme ilkesinin uygulanmasında, kamu düzeni ve ulusal güvenlik gibi asgari koşullar arasında bir denge sağlanmaya çalışılmıştır.